
Unutuluyor Muyuz?
Zelal Yıldız
5 Mart 2019 – 16:52
“Unuttun mu beni? Her şeyimi
Sildin mi bütün izlerimi…”
Türk Dil Kurumu unutmak kelimesini şöyle ifade etmiştir:
Belleğinde kalmamış olmak, aklından çıkıp gitmek, anımsamamak.
Unutmak çoğu zaman hayatın kilit kavramıdır. Kötü bir anımızı hafızalardan silmek isteriz. Bir günü, bir yeri, bir olayı, bir kişiyi unutmak isteriz ya da unutulmak isteriz. Yaşadığımız teknoloji çağında ise kavramlar daha çok elektronik ortamlarda anlam bulur. Unutmanın bugünkü koşullara göre gerçekleşebildiğini söylemek pek mümkün olmaz. Peki ya unutulmak mümkünse ve bu bizim için bir hak ise…
Olayı Yargıtay kararı ışığında açıklayacak olursak:
Mağdur davacı yıllar önce uğradığı cinsel saldırı suçunu dava gereği anlatmış ve karar metnine geçmiştir. Karar mağdur ve sanığın ismi rumuzlanmadan 2010 yılında yayınlanan kitapta yer almıştır. Davacı, geçmişte yaşadığı kötü bir olayı toplum hafızasından silmek istemektedir. Bu isteğini ise unutulma hakkını kullanarak gerçekleştirebilmiştir. Bir başka olaya göre ise: Borçları nedeniyle gayrimenkulleri haczedilen İspanyol bir avukatın, buna ilişkin yirmi yıllık açık arttırma ilanlarının ilgili gazetenin Web sitesine aktarılması üzerine, ismi Google’da aratıldığında çıkan ilk sonuçlardan biri bu ilanlara ilişkin bağlantıları oluşturmaktadır. Bu kişi yine unutulma hakkını kullanarak arama sonuçlarından bağlantının kaldırılmasını istemektedir. Tüm bunların ışığında unutulma hakkı, bireylerin dijital ortamda yer alan kişisel verilerinin silinmesi amacını taşıdığı açıktır;ancak tek amaç bu değildir. Bu hak insan haklarıyla arasındaki ilişki dikkate alındığında yalnızca dijital ortamdaki kişisel veriler için değil, kamunun kolayca ulaşabileceği yerde tutulan kişisel verilere yönelik olarak da kullanılması mümkündür. Kişi artık kendi geçmişini kontrol etme yetkisine sahiptir. Varolan haklarımızı kullanarak hem dijitalde hem reelde “yeni bir sayfa açma” yetkisine sahip olduğumuzu bilmek bizi son derece mutlu eden bir olaydır.
Üzerine özellikle düşünülmesi ve sonra konuşulması gereken bir diğer hususta ‘unutulmak ve korkmak’ kavramlarının birleşiminden meydana gelen unutulmaktan korkmak hissi değil midir? Biz insanlar kimi zaman unutmak isteriz, çoğu zaman ise hatırlanmak.Asıl varlığının beden bütünlüğünün dışında da varlığını devam ettirebilecek olması ,düşünebilen, insan için övünç kaynağı olmuş bilhassa ego tatminini doğurmuştur.
Unutulduğumuzu düşündüğümüzde kendimizi hatırlatma çabasında bulunmaz mıyız? Unutulmuş olma ihtimali bile bizde yıkıma sebep olmaz mı?Aslında biz insanlar iyi veya kötü, güzel veya çirkin nasıl olursa olsun unutulmamak isteriz.Eski sevgilimiz deli gibi aşık olduğu halde onu terk ettik diye bizi unutamamış olması, ilkokul öğretmenimizin başarılarımızdan ötürü bizi unutamamış olması bizim için eş değer değil midir aslında?Cenaze namazı mız kılınırken bizi tanıyan insanların aklında nasıl kaldığımız o muhteşem soruyla sorulmaz mı? ‘Merhum(e)’u nasıl bilirdiniz?’ Ölüler çoğunlukla iyi bilinir…
Bir şarkı sözü eklemeden sonlandırmak doğru olmaz:Unutmak kolay olsa çoktan unuturdum…
Unutulmanın da unutmak kadar zor olması adaletini umarak…